
Türkiye, geçen yıldan bu yana kurulu gücünü 104 bin megavatlık (MW) kurulu güç ile 100bin sınırını geçen ülkeler arasına girebilmiştir. Enerji güvenliğini sağlamak ve kaynak çeşitliliği oluşturmak amacıyla kurulu güç arttırılmıştır. Ülkemiz, Avrupa'da altıncı, dünyada ise 14. sırada yer almaktadır. Elektrik üretimi açısından ise Avrupa'da üçüncü, dünyada ise 14. sıradadır. Türkiye, yenilenebilir kaynaklı kurulu güce sahip Avrupa ülkeleri arasında dördüncü sıradadır ve yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretimi açısından altıncı büyük ülkedir. Aynı zamanda, Türkiye dünyanın en büyük 11. yenilenebilir enerji oyuncusu konumunda ve elektrik üretimi açısından 13. sıradadır. Bu başarılar, kamu ve özel sektörün işbirliğiyle gerçekleşmiş ve destek mekanizmalarının etkisiyle oluşmuştur. Enerji Piyasaları İşletme Anonim Şirketi (EPİAŞ) tarafından yönetilen destek mekanizmaları, Türkiye'nin yenilenebilir kurulu gücünü artırmada örnek teşkil etmektedir. EPİAŞ ayrıca enerji piyasalarının işletilmesi ve dengeleme gücü piyasalarının yönetimi gibi birçok alanda faaliyet göstermektedir. Ayrıca elektrik piyasalarının dönüşüm yaşadığı ve zorunlu değişim süreciyle karşı karşıya kaldığı belirtilmektedir. Küresel sıfır emisyon hedeflerine ek olarak, COVID-19 salgını sonrası ekonomik dengelerin bozulması ve doğal gaz kaynaklı arz sıkıntıları gibi faktörlerin gelecekte daha hareketli bir döneme işaret ettiği ifade edilmektedir.
Türkiye’nin işletmedeki elektrik üretimi kurulu gücü, 2022 yıl sonu itibarıyla toplam 103,8 gigavat (GW) olarak hesaplandı. Bu rakam, 99,8 GW’lık 2021 yılı sonu verisine göre 4,0 GW’lık artış anlamına geliyor. Türkiye’deki kurulu gücün yüzde 30’luk kısmını hidroelektrik kaynaklı santraller oluşturuyor. Doğal gaz santrallerinin payı yüzde 24, yerli kömür santrallerinin payı yüzde 11, ithal kömür santrallerinin payı yüzde 10 seviyelerinde bulunuyor. Kurulu gücün yüzde 11’i rüzgâr, yüzde 9’u güneş, yüzde 2’si jeotermal santrallerinden oluşuyor. Geriye kalan yaklaşık yüzde 2’lik kısım ise fuel oil, atık ısı gibi çeşitli kaynak türlerine ait.

Genel Görünüm
Türkiye’nin elektrik üretimi 2022 yılında gerilemiş görünüyor. Yüzde 1.7’lik bu düşüş, yaklaşık 3.3 milyar kilovatsaatlik elektriğe karşılık geliyor. Ve bunlar dikkate alınmaya değer rakamlar. Çünkü söz konusu elektrik miktarı, yaklaşık 400 MW’lık teorik kurulu kapasiteye sahip bir santralin, hiç kesintisiz şekilde bir yıl boyunca çalışması halinde üretebileceği miktara eşit. Peki ya büyüyen bir ekonomide elektrik üretiminin düşebilmesi mümkün müdür? Türkiye'de enerji verimliliği sağlanmasıyla toplam elektrik ihtiyacının azaltılabileceği belirtilmektedir. Örneğin, buzdolapları için uygulanan verimlilik standartlarının bile ülke ölçeğinde ciddi enerji tasarrufu sağlayabileceği ifade edilmektedir. Bunun yanı sıra, sürekli enerji tüketen sanayi makineleri için de verimlilik önlemlerinin alınmasıyla elektrik tüketiminin önemli ölçüde azaltılabileceği belirtilmektedir. Enerji verimliliğinin sağlanmasının sadece ekipmanların daha cimri hale getirilmesiyle sınırlı olmadığı, aynı zamanda proseslerin sadeleştirilmesi ve üretim süreçlerinin daha iyi tasarlanması gerektiği vurgulanmaktadır. Makine ve ekipmanların birbirleriyle uyumlu çalışabilmesi için dijital dönüşümün önemine değinilmektedir. Fabrika içindeki tüm makinelerin enerji verimliliğiyle çalışması gerektiği ve üretim süreçlerinin enerji ve işgücü açısından en verimli şekilde tasarlanması gerektiği ifade edilmektedir. Bu şekilde, enerji verimliliği sağlanmasıyla büyük bir kompleksin etkin bir şekilde çalışabileceği ve enerji tüketiminin minimize edilebileceği belirtilmektedir.

Türkiye 2035 Yeşil Dönüşüm Hedefi Türkiye, 2035 ve ötesinde koyduğu somut hedeflerle, “yeşil dönüşüm” yolunda dünyadaki pek çok ülkeye örnek olurken, enerji ekosistemindeki oyuncular da büyük bir sorumluluk üstlenmekte.
2022, Türkiye elektrik ekosisteminin gücünün defalarca test edildiği bir yıl oldu. Şubat 2022’de başlayan Rusya-Ukrayna çatışması sonrasında başta doğal gaz olmak üzere tüm enerji zincirlerinde kritik şoklar yaşandı. Rusya’ya uygulanan yaptırımlar sonrasında, uluslararası piyasalarda doğal gaz ve kömür fiyatları, özellikle de sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) fiyatları ve taşımacılık maliyetleri arttı. Avrupa Birliği’nde enerji güvenliği, enerji dönüşümü planlarının önüne geçti. Bir yandan doğal gaz depoları Rus gazına alternatif kaynaklarla doldurulmaya çalışılırken, devreden çıkması planlanan çeşitli nükleer ve kömür santralleri üretimlerini arttırmak zorunda kaldı. Avrupa’daki bu gelişmeler küresel ölçekte de Çin, Japonya, Ortadoğu ve Amerika’daki enerji dinamiklerini değiştirdi, farklı ülkeler artan maliyetlere karşı enerji tedariklerini güvenceye almak için önemli kararlar aldılar. Bu gelişmelerin Türkiye için de en çarpıcı sonuçlardan biri, 2021 yılında 108 TWh elektrik üreten doğal gaz santrallerinin 2022 yılında 72 TWh seviyesinde kalması oldu. Doğal gaz santrallerinin toplam elektrik üretimindeki payı da yüzde 33’ten yüzde 22’ye gerilemiş oldu. Doğal gazın payının düşmesi ile artan yenilenebilir enerji kapasitesi ve yerli kömür santrallerindeki iyileştirmeler sonucu elektrik üretiminde yerli kaynakların payı 2022’de ilk kez yüzde 50’yi aştı ve yüzde 53 olarak kayıtlara geçti. Türkiye’de enerji güvenliği konusunda bir yandan doğal gazda dış kaynaklara bağımlılık azaltılırken, bir yandan da baz yük ihtiyacımız için kritik kapasite artışları gerçekleştirildi. 2022’de özellikle 1.320 MW gücündeki Hunutlu ithal kömür termik santralinin devreye alınması ile bu yönde önemli bir adım atıldı. Yeşil enerji dönüşümünde de önemli adımlarında atıldığı bu yılda, Türkiye Ulusal Enerji Planı yayınlandı. 2035 yılında kadar özellikle güneş enerjisi ve rüzgâr enerjisi kapasitelerinde büyük artış öngören planda, esneklik gereksiniminin karşılanabilmesi için batarya kapasitesi, elektrolizör kapasitesi ve talep tarafı katılımı kapasiteleri alanlarında da hedefler konuldu. Türkiye yeni koyduğu somut hedeflerle, “yeşil dönüşüm” yolunda pek çok ülkeye örnek olmayı sürdürüyor. Bu konuda Türkiye enerji ekosistemi oyuncuları da büyük sorumluluklar üstleniyor. Tüm dünya enerji krizi ile yatıp kalkarken enerji üretim portföyünü çeşitlendiren, yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklara ağırlık veren Türkiye, elektrik üretim kapasite artışında başarı hikayesi yazmayı sürdürdü. Toplam elektrik üretim kapasitesi Türkiye, 2035 ve ötesinde koyduğu somut hedeflerle, “yeşil dönüşüm” yolunda dünyadaki pek çok ülkeye örnek olurken, enerji ekosistemindeki oyuncular da büyük bir sorumluluk üstleniyor. Tüm dünya enerji krizi ile yatıp kalkarken enerji üretim portföyünü çeşitlendiren, yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklara ağırlık veren Türkiye, elektrik üretim kapasite artışında başarı hikayesi yazmayı sürdürdü. Toplam elektrik üretim kapasitesi 4.0 GW’lik artışla 103,8 GW seviyesini yakaladı. Kapasite artışının yüzde 68’i yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı yatırımlardan geldi. Böylece yenilenebilir kaynaklarının toplam kapasitedeki payı yüzde 53’e yükselirken, enerji üretimindeki payı ise yüzde 39 olarak gerçekleşti. Kurulu güç yüzde 4’lük bir artışla büyürken, 2021 yılına göre daha ılımlı yaz ve kış ayları geçmesi sonucunda toplam elektrik üretimi 2021’e göre yüzde 1,7 daha düşük gerçekleşti. 2022 yılında kolay bir sene geçirmeyen Türkiye enerji sektörü, geçmiş yıllardaki yatırımlarının ve risk yönetiminin karşılığında, zorlu bir sınavı başarıyla geçerek gösterdi.
Jeotermal Enerji Santralleri
Jeotermal enerji, Türkiye için yerli, yenilenebilir ve kesintisiz kullanım imkanı sunan önemli bir kaynaktır. Bu kaynağın elektrik üretimi, sera ve şehir ısıtmasında kullanılması, ülke ekonomisine katkı sağlamaktadır. Jeotermal enerjinin kullanımını artırmak için yatırımların ve planların desteklenmesi gerekmektedir. Jeotermal enerjinin özel bir yeri olduğu için, jeotermal kaynakların potansiyelinin belirlenmesi ve haritalandırılması önemlidir. Ancak düzenlemeler yapılırken arz güvenliğini etkileyen ve piyasa sistemini sekteye uğratabilecek düzenlemelerden kaçınılmalıdır. Jeotermal enerji sektörü için öneriler arasında hibrit güneş yatırımlarına olanak sağlanması, lisanssız güneş enerjisi sistemlerinin kurulabilmesi gibi çözümler bulunmaktadır. Jeotermal enerjinin payının artırılması için mevzuat düzenlemelerinin hızla tamamlanması ve yerli ekipman kullanımının teşvik edilmesi gerekmektedir. Yerli ekipmanlar aynı zamanda ihracat potansiyeline sahip olabilir. Tüm bunlar göz önüne alındığında, yenilenebilir enerji payının artırılması için gerekli adımların atılması ve jeotermal enerjinin potansiyelinin tam anlamıyla değerlendirilmesi önemlidir.
Hidroelektrik Enerji Santralleri
2022 yılında Türkiye'de hidroelektrik santralleri tarafından üretilen elektrik miktarında düşüş yaşandı, bu da durgunluk ve yağış eksikliği nedeniyle gerçekleşti. Hidrolik kaynaklardan üretilen enerji miktarı, 2022'de toplam enerji üretiminin yüzde 20,6'sını oluşturdu. Ancak barajlardaki su seviyeleri minimum düzeylere indiğinden, suyun daha verimli kullanılabilmesi için 2023 yılında işletme programlarının uygulanması önemlidir. Türkiye'nin toplam elektrik kurulu gücünün büyük bir kısmını hidroelektrik santraller oluştururken, 2030 yılına kadar HES kurulu gücünün 35.000 MW'a çıkarılması hedeflenmektedir. Ancak beklenen kuraklık nedeniyle HES'lerden üretilen enerji miktarının düşmesi ve finansman borcu olan HES'lerin zorluklarla karşılaşması beklenmektedir. Ayrıca, azami uzlaştırma fiyatı (AUF) uygulaması nedeniyle elektrik satış fiyatlarında gelir kaybı ve iletim tarifelerinde artışlar da özel sektör üreticileri için ekstra maliyet anlamına gelmektedir. Bu nedenle, üreticilere kuraklık nedeniyle oluşacak ilave maliyetlerden belirli bir süre için muafiyet tanınması önerilmektedir. Yerli ve yenilenebilir kaynakların kullanımı enerji fiyatlarında aşağı yönlü hareket imkanı sağlayabilir ve enerjide dışa bağımlılığı azaltabilir.

Rüzgar Enerji Santralleri
Rusya-Ukrayna savaşı sonrasında enerji arz güvenliği ve tedarik zincirinin güçlendirilmesi önem kazandı. Tedarik zincirlerinin kırılganlığı ve enerji bağımsızlığının önemi Covid-19 döneminde de anlaşılmıştı. Avrupa başta olmak üzere birçok ülke, enerji arz güvenliğini sağlamak için büyük ölçekli yenilenebilir enerji projeleri ve yeni teknolojiler üzerinde çalışmaya odaklandı. Türkiye de bu gelişmeleri dikkate alarak önlemler almaya başladı. Rüzgâr enerjisi sektörü Türkiye için umut verici bir gelişme gösterdi. Türkiye, Avrupa'da rüzgâr kurulu gücü açısından önemli bir sıralamaya sahip oldu ve toplam rüzgâr enerjisi potansiyelinin 150 bin MW'ın üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Rüzgâr enerjisi Türkiye'nin elektrik üretiminin önemli bir bölümünü karşılamaktadır. Türkiye'nin rüzgâr enerjisi sektöründe güçlü olmasını sağlayan faktörler arasında coğrafi konum, uygun iklim koşulları, gelişmiş altyapı ve güçlü bir endüstriyel ayak izi yer almaktadır. Teknolojik ilerlemelerle birlikte Türkiye'de de rüzgâr enerjisi bileşenlerinin üretimi artmaktadır. Türkiye'nin rüzgâr enerjisi sektöründe daha fazla ilerleme kaydetmesi için yerli endüstriyi geliştirmesi gerekmektedir. Türkiye, yıllık en az 3000 MW (3 GW) yeni rüzgâr enerjisi kurulu gücü gerçekleştirebilecek kapasiteye sahiptir. Sektörün çatı kuruluşu olarak sektör oyuncuları, yasa koyucular ve düzenleyicilerle yakın işbirliği içinde çalışmaktadır ve Türkiye'nin Avrupa için güvenilir bir enerji tedarikçisi konumuna gelmesini hedeflemektedir.

Güneş Enerjisi Santralleri
Yenilenebilir enerjide ise en çok artış, güneş enerjisi kurulu gücünde gerçekleşti. Toplam güneş enerji kapasitesi yüzde 21 artışla 9 bin 425 megavata ulaştı. Kurulu güçte önümüzdeki dönemlerde en büyük artış yine güneş enerjisinden bekleniyor. Kurulu güneş enerjisi kapasitesi 6 GW artarak 9,4 GW’a ulaştı. Güneş enerjisindeki artışı 2017-2022 arasında 4,8 ve 4,3 GW artışlarla rüzgâr ve hidrolik kurulu güçlerindeki artışlar takip etti.

En Büyük Elektrik Üreticileri

“MW100, Türkiye’nin En Büyük 100 Elektrik Üreticisi Araştırması”nda geçen sene olduğu gibi elektrik kurulu gücüne ek olarak şirketlerin elektrik üretimine göre sıralamasına da yer verildi. MW100 araştırmasına göre 21.254 MWe’lik kurulu gücü ile EÜAŞ elektrik üretiminde de birinci sırada yer alıyor. EÜAŞ’a bağlı santraller 2022 yılında 45,9 TWh elektrik üretti, bu Türkiye’nin toplam elektrik üretiminin 14%’üne karşılık geliyor. Özel sektörde ise ilk sıra 16,2 TWh ile Eren Enerji’nin oluyor. 2021’de 2. sırada yer alan Enerjisa 15,5 TWh üretim ile 3. sıraya geriliyor. Toplam kurulu güçte 2. sırada yer alan ENKA, elektrik üretiminde 4. sıradaki yerini İÇDAŞ’a bırakarak 9. sıraya geriliyor. Elektrik üretiminde ilk 10’da yer alan şirketler sırasıyla EÜAŞ, Eren Enerji, Enerjisa, İÇDAŞ, Çelikler Holding, Gama Enerji A.Ş., Diler Holding, Aydem Enerji, ENKA ve Anadolu Birlik Holding oluyor. Kurulu güç listesinde ilk 10’da bulunan Cengiz Enerji, Limak Enerji ve Bilgin Enerji elektrik üretim listesinde daha geri sıralarda yer alıyor. SONUÇ
Enerji sektörü, gelecekteki perspektifler açısından büyük bir dönüşüm sürecine giriyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarının önemi ve kullanımı giderek artarken, fosil yakıtlara olan bağımlılığı azaltma çabaları hız kazanıyor. İklim değişikliği, enerji güvenliği ve sürdürülebilirlik gibi faktörler, enerji sektörünün daha temiz, daha verimli ve daha sürdürülebilir bir gelecek için yeni teknolojilere odaklanmasını gerektiriyor.
Gelecekte, güneş, rüzgâr, hidrojen ve diğer yenilenebilir kaynaklar, enerji üretiminde önemli bir rol oynayacak. Yenilenebilir enerji teknolojilerindeki ilerlemeler ve maliyetlerin düşmesiyle birlikte, bu kaynaklar daha erişilebilir hale gelecek ve enerji arzının çeşitlendirilmesine katkı sağlayacaktır.
Aynı zamanda enerji depolama teknolojileri ve akıllı şebekeler gibi altyapıların geliştirilmesi, enerji yönetimi ve dağıtımında daha etkin bir rol oynaması bekleniyor. Bu sayede enerji tüketimi ve üretimi daha dengeli ve verimli bir şekilde yönetilebilecek, enerji arz güvenliği sağlanacak ve enerji maliyetleri düşecektir.
Gelecekte enerji sektörü, dijitalleşme, otomasyon ve yapay zeka gibi teknolojilerin entegrasyonuyla daha akıllı ve esnek bir yapıya kavuşacak. Enerji tüketici ve üreticileri arasındaki etkileşim artacak, enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji kullanımı teşvik edilecek ve enerji sistemi daha sürdürülebilir bir şekilde yönetilecektir.
Tüm bu gelişmeler, enerji sektörünün gelecekte daha çevre dostu, sürdürülebilir ve güvenilir bir hale gelmesini sağlayacaktır. İnovasyon, yatırım ve işbirliği bu dönüşüm sürecinde önemli rol oynayacak ve enerji sektörü, insanların enerji ihtiyaçlarını karşılamak için daha temiz ve daha sürdürülebilir bir geleceğe doğru ilerleyecektir.
Kaynak
•MW100 2023 Raporu
•Türkiye Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Resmi Web Sitesi
•T.C. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Resmi Web Sitesi
Commenti