Gıda, Tarım ve Hayvancılık sektörlerinin iç içe bir bütün olduğunu biliyoruz. Bu değerlendirmede bu yüzden 3 sektörü tek bir sektör olarak; "Gıda Sektörü" ismiyle değerlendireceğim. Öncelikli olarak Gıda Sektöründeki enflasyondan bahsederek başlayacağım. Fiyatların artışı, gıda krizinin son durumu, gıda sektöründeki fiyatlarla ilgili gelecek öngörülerle yazıya başlayacağım. Ardından Gıda Sektöründeki mevcut durum, ihracat ve ithalat oranları, üretim verimliliği ve gelecek öngörülerinden bahsedeceğim. Son olarak gıda sektöründeki topraksız tarım gibi son teknolojilerden bahsedeceğim. Şimdi Gıda sektöründe yaşanan enflasyona bir göz atalım:
GIDA ENFLASYONU ve TÜRKİYE
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası ve Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre; Türkiye'de yaşanan enflasyonun ciddi bir oranda olduğu ve enflasyondaki artışın ağırlıkça daha yüksek oranda gıda fiyatlarının sebep olduğu, gıda fiyatlarının gelecek dönemlerde de daha yüksek oranda seyredeceği belirtilmiştir.
Sağdaki grafikte görüldüğü gibi enflasyon hesabında enflasyona katkısı en yüksek olan ürünler gıda sektöründen yer almaktadır (siyah çizgi). Mevcut enflasyon verilerinde çoğunluğu gıda sektöründeki fiyat artışlarının oluşturduğunu görebiliyoruz.
Şimdi de sektörel olarak fiyat artışlarına yüzde değişim olarak bakalım.
Gördüğünüz gibi son bir senede bütün sektörlerde ciddi oranlarda artış var. TÜFE'ye baktığımızda enflasyonun aslında bir düşüş trendinde olduğunu görebiliyoruz. Fakat bunun böyle devam etmeyeceği öngörülmekte. Maalesef ki enflasyonun yeniden bir artış trendine gireceği öngörülmekte. Biraz daha detaya inelim ve gıda enflasyonuna bir bakalım. Gıda ve Alkolsüz içeceklerin yer aldığı enflasyon verisinde de bir düşüş trendi var fakat genel enflasyonun daha üstünde bir değerde olduğunu görebiliyoruz. Bu durum karşısında Merkez Bankası'nın açıklaması; "Küresel tarım ve gıda fiyatlarındaki düşüşe rağmen yurt içi arz yönlü sorunlar ve piyasa yapısındaki yetersizlikler sonucunda gıda fiyatlarındaki artış eğilimi devam etmiş, gıda yıllık enflasyonu gerilemekle birlikte manşet enflasyon seviyesinin üzerindeki seyrini sürdürmüştür. Gıda ve alkolsüz içecek yıllık enflasyonu, taze meyve ve sebze dışında kalan gıda kalemlerinin enflasyonuna bağlı olarak gerileyerek yüzde 53,92 olmuş, meyve ve sebze kalemlerinde ise yıllık enflasyon yüzde 57,49’a yükselmiştir." şeklinde olmuştur.
Gıda fiyatlarının ve gıda alt kalemlerindeki artışlarıve bu artışların son 10 yıldaki ortalamaya göre ne kadar saptığını görebiliyoruz. Bu durumda patates, kırmızı et ve meyve-sebze fiyatları başı çekmekte. Ki bu fiyat artışlarını alışverişe çıktığımız zaman da hissedebiliyoruz.
Ek olarak da, yılın ikinci çeyreğinde alkollü içecek ve tütün ürünleri fiyatları yüzde 11,45 oranında artmıştır. Tütün ürünlerinde haziran ayındaki üretici firma kaynaklı fiyat artışları etkili olmuştur. Tütün ürünleri fiyatları ikinci çeyrekte yüzde 12,29 oranında artmış, tüketici enflasyonuna etkisi 0,45 puan olmuştur.
Temel gıda alt kalemlerinden kırmızı et, patates ve meyve-sebzedeki artışlar aynı zamanda turizm sektöründeki otelleri ve ayrıca lokantaları da etkilemiş, bu alanlardaki fiyatları da arttırmıştır. Bunun etkisi de aynı zamanda hizmet sektöründe emek yoğun işlerde çalışan işçileri de olumsuz etkilemiştir.
Gıda fiyatlarının artış sıklığının çok yüksek olduğunu ve bunun da gıda sektöründe yer alan şirketlerin cirolarına pozitif yansıdığını görebilmekteyiz.
Bazı sektörlerin (gıda gibi) asgari ücret artışından pozitif yönde etkilendiği ve fiyat artışlarının ve maliyetlerin ortalamanın üzerinde artış gösterdiği belirtilmiş. Gıda ve inşaat sektöründe çalışan işçilerin çoğunlukla asgari ücret ve altı ile çalıştığını görebiliyoruz. Bu durumda en çok etkilenen grubun bu iki sektördeki işçiler olduğunu söyleyebiliriz.
Merkez Bankası Enflasyon Tahminleri
Gıda fiyatlarında yıl sonunda enflasyonun %61,5 ve 2024 yılının sonunda %35 olacağı öngörülmektedir. Merkez Bankasının bu konu hakkındaki açıklamaları ise; "2023 yılı ikinci çeyrekte küresel gıda fiyatlarındaki gerilemeye rağmen devam eden yurt içi arz yönlü sorunlar ve piyasa yapısındaki yetersizlikler sonucunda gıda fiyatlarındaki artış eğilimi sürmüştür. Artış eğilimini çoğunlukla para politikası kontrolü dışında arz yönlü unsurlardan etkilenen işlenmemiş gıda kalemi sürüklemekteyse de döviz kurundaki gelişmeler ve ücret düzenlemelerinin talep ve maliyet kanallarıyla gıda fiyatlarının alt kalemlerinde genele yayılan artış baskısını artıracağı öngörülmüştür." şeklindedir.
Şimdi de biraz daha geri gidelim. Yani gıda fiyatlarından da geriye gidip tarımsal girdi fiyatlarına ve kalemlerine bir bakalım.
Not: Tarımsal Girdi: Toprak, işgücü ve sermayeyi etkin hale getiren unsur tarımsal girdilerdir. Örneğin bitkisel üretim faaliyetinde kullanılan girdiler; tohum, gübre, tarım ilacı, tarım alet ve makineleri, sulama ve tarımsal kredilerdir.
2023 yılı Haziran ayında bir önceki aya göre %3,46, bir önceki yılın Aralık ayına göre %13,82, bir önceki yılın aynı ayına göre %27,70 ve on iki aylık ortalamalara göre %77,36 artış gerçekleşti. Ana gruplarda bir önceki aya göre tarımda kullanılan mal ve hizmet endeksinde %3,24, tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmet endeksinde %4,85 artış gerçekleşti. Bir önceki yılın aynı ayına göre göre tarımda kullanılan mal ve hizmet endeksinde %23,06, tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmet endeksinde %67,65 artış gerçekleşti.
Tarımsal girdi fiyatlarında haziran ayında sadece enerji fiyatlarının düşüş gösterdiği görülmektedir. Bu fiyat artışlarına bir de yıllık olarak bakalım.
Görüldüğü gibi tarımsal girdi fiyatlarında da durum pek iyi değil. Hemen hemen her sektörde ve her kalemde fiyat artışları devam edecek. Bunun etkilerini biz en başta gıda sektöründe fark ediyoruz.
Tarımsal ürünlerdeki fiyatlara da bir göz atalım:
Tarım ve Hayvancılıktaki ÜFE'nin yıllık ortalaa %102,1 olduğunu görmekteyiz.
Yıllık artışın düşük olduğu alt gruplar sırasıyla, %11,33 ile lifli bitkiler ve %17,99 ile tahıllar (pirinç hariç), baklagiller ve yağlı tohumlar oldu. Buna karşılık, yıllık artışın yüksek olduğu alt gruplar ise sırasıyla, %108,92 ile sebze ve kavun-karpuz, kök ve yumrular ve %90,79 ile canlı kümes hayvanları ve yumurtalar oldu.
KÜRESEL GIDA SEKTÖRÜ, GIDA KRİZİ ve TÜRKİYE
Gıda sektörü Dünya Bankası ve TSKB verilerine göre ve gıda krizi ile ilgili öngörüler ve veriler de OECD ve AFO'nun yayınladığı rapora göre sunulucaktır. Hemen başlayalım:
Yıllar itibarıyla küresel GSYH’nin sektörel dağılımı önemli boyutta değişiklik göstermemiş olup, en çok katkıyı hizmet sektörünün sağladığı görülmektedir. Küresel GSYH içerisinde incelenen dönemde %4,0-%4,3 bandındaki payını koruyan tarım sektörünün küresel ekonomik büyümeyle korele hareket ettiği izlenmektedir.
Küresel tarımsal üretim miktarı 2010-2020 yılları arasında bileşik bazda %2 artış göstermiştir. Üretilen tarım ürünlerinin %32’si ana besin kaynağı olan tahıllardan oluşmaktadır. Asya bölgesi küresel üretimin %50’sini gerçekleştirmektedir. Küresel tarımsal verimde Amerika birim alan başına en çok tarım ürünü üreten bölge olmuştur. Türkiye, Asya bölgesinde sınıflandırılmış ve 1.400 ton/hektar verim ile dünya ortalamasının biraz üstündedir.
2000 - 2020 yılları arasında küresel tarımsal alan büyüklüğünün önemli ölçüde değişmediği görülmektedir, küresel arazilerin %33’ü tarım alanı %67’si kalıcı çayır ve meralardan oluşmaktadır. Yıllar itibarıyla hayvancılık için kullanılan kalıcı çayır ve meraların da tarımsal faaliyetlerde kullanıldığı değerlendirilmektedir. Bununla birlikte tarım alanlarının büyüklüğü sabit seyrederken gelişen teknoloji seviyesiyle beraber tarımsal üretim miktarının arttığı bilinmektedir. Küresel tarım alanlarının 2020 yılında %38’i Asya, %24’ü Amerika, %18’i Avrupa, %18’i Afrika ve %2’si Okyanusya bölgesindedir. Asya bölgesinde daha fazla tarım alanı varken, tarım alanı payında 2. olan Amerika bölgesine göre tarımsal üretim verimi düşüktür. Amerika bölgesinde makineleşme, yoğun gübre ve kimyasal ilaç kullanımı verimin yüksek gerçekleşmesinde etkilidir.
Yıllar itibarıyla sulama yapılan tarım alanları büyüklüğü yıllık bileşik bazda %1 artış göstermiş olup, 2020 yılında sulama yapılan tarım alanlarının %70’i Asya, %16’sı Amerika, %8’i Avrupa, %5’i Afrika ve geri kalanı Okyanusya bölgesindedir. 2020 yılında dünyada sulama yapılan tarım alanlarının payı %7,3’tür. Asya bölgesi verimi artırmak için ve üretilen su yoğun ürünlerden dolayı dünya ortalamasının neredeyse 2 katı kadar sulama yapmaktadır. Bölgede sulama yapılan tarım alanlarının payı %14,7’dir. Diğer bölgelerde sulama yapılan tarım alanı payı dünya ortalaması altındadır.
Küresel gübre kullanımı 2000-2020 yılları arasında yıllık bileşik bazda %2 artış göstermiş olup, 2020 yılında kullanılan gübrenin %55’i Asya, %27’si Amerika, %12’si Avrupa, %4’ü Afrika ve geri kalan %2’si Okyanusya bölgesinde kullanılmıştır. Kullanılan gübre çeşitleri bölgeden bölgeye değişiklik göstermekte olup, en çok nitrojen içerikli gübreler tercih edilmektedir. Ekili alan başına gübre kullanımında Asya bölgesi öne çıkmaktadır. Küresel kimyasal ilaç kullanımı 2000-2020 yılları arasında yıllık bileşik bazda %1,3 artış göstermiş olup, 2020 yılında Amerika toplam tüketimin %51’ini, Asya %25’ini, Avrupa %18’ini, Afrika %4’ünü ve Okyanusya bölgesi %3’ünü oluşturmaktadır. Ekili alan başına kimyasal ilaç kullanımında Amerika bölgesi öne çıkmaktadır. Bölgede tarımsal üretimde verimi arttırmak için kimyasal ilaç ve gübre kullanımı yoğundur.
Tarım sektöründe çalışan kişi sayısı 2000-2021 yılları arasında azalmış olup; 2000 yılında küresel istihdamın %40’ı tarım sektöründe çalışırken, 2021 yılında bu oran %26,6’dır. Ayrıca tarım sektörünün emek yoğun bir sektör olmasına bağlı olarak istihdamda önemli bir paya sahip olmasına rağmen GSYH payı düşüktür ve 2021 yılı itibarıyla %4,3’tür.
2010-2021 yılları arasında küresel tarımsal ürünler dış ticaret miktarlarındaki değişim üretim miktarına bağlı olarak artış göstermiştir. Tarım ürünleri ihracatı yıllık bileşik bazda %3,25, ithalatı %3,33 artmıştır.
2021 yılında Amerika ve Avrupa bölgeleri tarımsal ürünlerin %70’ini ihraç etmiştir. Avrupa bölgesi küresel tarımsal üretimden %11,4 pay almasına rağmen küresel tarımsal ürün ihracatından %34 pay almaktadır.
Asya bölgesi dünyadaki en kalabalık nüfusa sahip bölge olmasından dolayı yoğun bir şekilde tarım ürünleri ithal edilmekte ve toplam ithalatın %44’ü Asya bölgesine gerçekleşmektedir. Amerika bölgesinde ise yüksek verimliliğin etkisiyle ihracat miktarının ithalat miktarından fazla olduğu değerlendirilmektedir.
Küresel tarımsal ürünler ihracat ve ithalat değeri yılları itibarıyla miktarsal artışların üzerinde bir artış göstermiştir. Söz konusu durumda gıda enflasyonu ve üretici fiyat endeksi artışlarının etkili olduğu düşünülmektedir.
Küresel tarımsal ürünler ihracatında ve ithalatında ilk 10 ürün toplam değerin yaklaşık %20’sini oluşturmaktadır. Sırasıyla soya fasulyesi, buğday ve mısır ürünleri ihracat ve ithalat değeri en büyük olan tarımsal ürünlerdir.
Soya fasulyesi, palmiye yağı, şeker kamışı gibi belli coğrafi bölgelerde yetiştirilebilen ürünler konsantre bir pazara sahip olup, ihracatında ilk 3 ülkenin payı %75’in üzerindedir. Bu ürünlerin fiyatları yoğun olarak yetiştirildikleri bölgelerdeki gelişmelerden etkilenmektedir.
Küresel tarımsal ürünler ithalatında soya fasulyesi, buğday, mısır, pirinç, şeker kamışı gibi başlıca ürünlerde Çin ilk 3 ithalatçı arasındadır. Kalabalık nüfusun tüketimi ve yoğun sanayi faaliyetleri için yoğun bir şekilde tarım ürünleri ithalatı yapılmaktadır.
Tarımsal girdiler içerisinde olan gübrenin üretiminde kullanılan amonyağın tamamına yakını doğalgazdan oluşmaktadır. Bu nedenle gübre fiyatları doğalgaz fiyatlarındaki değişimlerden etkilenmektedir. Küresel gübre fiyatları 2020 yılından itibaren artış trendine girmiştir. Sonrasında oluşan küresel enflasyon ortamı ve gübre pazarında önemli yeri olan Rusya ve Ukrayna arasındaki gerilimin başlamasıyla doğalgaz fiyatları artmış olup bu artış gübre fiyatlarına da yansımıştır. 2023 yılının ilk aylarında tarımda önemli bir girdi olan gübre fiyatlarında gerileme olduğu gözlemlenmekte olup yıl içerisinde de gerilemenin devam etmesi beklenmektedir.
Tarım ürünleri fiyatları; iklim koşulları ve üretim miktarı yanı sıra lojistik maliyeti, gübre fiyatları ve doğalgaz fiyatlarındaki değişimlere duyarlılık göstermektedir. Gıda ürünlerinin temel girdisi olan tarım ürünlerindeki gelişmeler gıda fiyatlarına doğrudan yansımaktadır. 2020 yılında COVID-19 salgını ile başlayan tedarik zinciri sorunları, üretim maliyetlerinde artışa neden olmuş, Rusya-Ukrayna gerilimi ile gelen belirsizliklerden ve artan enerji maliyetlerinden ise gerek girdi fiyatları etkilenmiş gerek ürün fiyatlarında ciddi artışlar yaşanmıştır. 2023 yılından itibaren emtia ve gübre fiyatlarındaki azalış beklentisinin küreselde ürün fiyatlarında artış hızının yavaşlamasında etkili olması beklenmektedir.
Yıllar itibarıyla Türkiye GSYH’nin sektörel dağılımı sınırlı değişiklikler göstermiş olup, en çok katkının hizmet sektöründen olduğu görülmektedir. Tarım sektörünün Türkiye GSYH’deki payı yıllar itibarıyla çoğunlukla gerileme trendinde olup, 2022 yılında tarım sektörü Türkiye GSYH’sının %5,8’ini oluşturmaktadır. Türkiye bu tarım GSYH oranı ile dünya ortalamasının üzerinde olup orta - yüksek gelir grubu ortalamasına yakınsamakla beraber dünyada 8. büyük tarımsal GSYH’ye sahiptir. 2021 yılında Tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerin toplam üretim değerinden aldığı pay %44 olurken aynı dönemde meyvelerin toplam değerden aldığı pay %37 olmuştur. Sebzeler ise bitkisel üretim değerinin %19’unu oluşturmaktadır. 2021 yılı verileri detaylandırıldığında üretim değerleri içinde buğday %11 pay ile birinci olurken buğdayı %7 ile domates, %6 ile pamuk, %5 ile fındık izlemektedir. Sebze ve meyve birim fiyatlarının tahıla göre yüksek olması üretim değerinden aldıkları payı yükseltmektedir. Bitkisel üretim değerindeki artışlar yıllık enflasyon oranları ile karşılaştırıldığında; 2017 yılından itibaren büyüme oranının enflasyon oranının üzerinde gerçekleştiği izlenmektedir.
Dünya kimyasal gübre tüketimi incelendiğinde dekar başına 12,9 kg gübre kullanıldığı izlenmektedir. 2022 yılı gübre tüketim verileri ekilen alan verileri ile beraber değerlendirildiğinde Türkiye’de dekar başına ortalama 28,3 kg gübre kullanıldığı hesaplanmaktadır. Türkiye bu kullanım miktarı ile Dünya ortalamasından ayrışmaktadır. Bölgelere göre karşılaştırma yapıldığında ise yıl içi ürün değişikliği ve hasat sayısının yüksek olduğu Akdeniz Bölgesi’nde gübre kullanımının dekar başına 48 kg, Marmara Bölgesinde ise dekar başına 39 kg ile ülke ortalamasının hayli üzerinde olduğu görülmektedir. Toprak tuzluluk oranının yüksek olduğu Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde de dekar başına gübre tüketiminin 39 kg seviyelerine ulaştığı hesaplanmaktadır. En düşük gübre tüketiminin dekar başına 7 kg ile Doğu Anadolu Bölgesi’nde yapıldığı izlenmektedir. Global gübre fiyatlarındaki değişimler ile Türkiye tarım girdi fiyat endeksi gübre alt kalemindeki hareketler karşılaştırıldığında 2021 yılında paralel seyrettiği, 2022 yılında ise Türkiye endeks hareketliliğinin Dünya trendlerinden ayrıştığı izlenmektedir.
Tarımsal ilaç kullanımı ekim sonrasında iklim koşulları ve ürün tiplerine göre şekillenmekte olup tohum ve gübre tüketim trendlerinden bağımsız şekillenmektedir. Nadas alanları hariç tarım arazi büyüklüğü ile hesaplandığında Türkiye’de 2022 yılında dekar başına 0,27 kg tarım ilacı kullanıldığı izlenmekte olup 0,18 kg/daa olan Dünya ortalamasının üzerinde bir kullanım yapıldığı görülmektedir.
TÜİK tarafından açıklanan tarımsal girdi fiyat endeksinin COVID-19 salgınının etkisiyle tedarik zincirlerinin bozulması, uluslararası ticaret ve lojistiğin sekteye uğraması çoğunluğu ithal olan girdilere ulaşımı baskılamış ve fiyatlardaki yukarı yönlü harekete neden olmuştur. 2022 yılına gelindiğinde ise Rusya - Ukrayna geriliminin doğalgaz fiyatlarında yarattığı dramatik yükseliş, tarımsal girdilerde en yüksek payı alan gübrenin de fiyatlarını yukarı çekmiştir.
Türkiye'de Bitkisel Üretim
Yem bitkileri hariç tahıl üretimi incelendiğinde ağırlığın %55’inin hububat, %35’inin yumru bitkilerden oluştuğu görülmektedir. Yem bitkileri hariç tahıl ve bitkisel ürünlerde verimin ortalamanın hayli altında olduğu hesaplanırken toplam tahıl ve bitkisel ürünler içerisinde üretimden aldığı payın giderek gerilediği izlenmektedir. Diğer bir yönden bakıldığında tahıl ve diğer bitkisel ürünlerdeki üretim ve verim artışının özellikle yem bitkileri kaynaklı olduğu görülmekle beraber inceleme dönemleri itibarıyla yem bitkilerinin çiftçilerce daha fazla tercih edildiği izlenmektedir.
2022 yılı Türkiye tarım ürünleri ihracat rakamı 34 milyar $ olup doğrudan tarım ürünlerinin 2022 yılında yapılmış ihracat tutarı 8,3 milyar $ düzeyindedir. Türkiye doğrudan tarım ürünleri ihracatında meyve ve sebze ürünlerinin payı %77 seviyelerinde olmakla beraber ihraç edilen ürünler bazında konsantrasyon olmadığı görülmektedir.
Türkiye’nin tarım ürünleri ihracatında en yüksek payın %33 ile Avrupa Birliği ülkelerine ait olduğu; AB grubu içinde ise Almanya ve Hollanda’nın meyve ürünleri ve domates, İtalya’nın ise fındık, antep fıstığı, çam fıstığı gibi yemiş grubu alımlarına ağırlık verdiği görülmektedir. Diğer Avrupa bölgesi ülkelerine olan ihracatın toplamda %27 pay aldığı görülürken; Rusya Federasyonu %15 pay ile bu grupta büyük çoğunluğu oluşturmaktadır. Bu bölgeye yapılan ihracatın domates ve turunçgiller üzerine yoğunlaştığı görülmektedir. Türkiye kabuksuz fındık üretiminde ve ihracatında dünya liderliğini korumakta olup hem küresel üretimin hem de küresel ihracatın yaklaşık %60’ını tek başına karşılamaktadır.
2022 yılı Türkiye doğrudan tarım ürünlerinin* 2022 yılında yapılmış ithalat tutarı 10,6 milyar $ düzeyindedir Türkiye doğrudan tarım ürünleri ithalatında tahıl ve yağlı tohum ürünlerinin payı %77 seviyelerinde olmakla beraber ithal edilen ülkeler bazında konsantrasyonun da yüksek olduğu görülmektedir. Üretimin iç talebi karşılayamayacak noktada olması sebebiyle Türkiye doğrudan tarım ürünleri dış ticaretinin tahıl ve yağlı tohum ürünlerinde yoğunlaştığı, ayrıca ürün – ülke konsantrasyonunun da riskli düzeylere ulaştığı görülmektedir.
En yüksek payın %56 ile Diğer Avrupa ülkelerine ait olduğu, bu ülke grubunda yer alan Rusya ve Ukrayna’dan yapılan buğday, arpa, mısır ve soya ithalatının toplam doğrudan tarım ürünleri ithalatının %52’sini oluşturduğu hesaplanmaktadır. Güney Amerika’dan ithal edilen ürünlerde soya fasulyesi, kurutulmuş tütün ve kahve öne çıkarken Kuzey Amerika’dan ithalatta Kanada kırmızı mercimek, ABD ise soya fasulyesi ile dikkat çekmektedir. Türkiye 3,3 milyar $’lık buğday ithalatı ile Dünya’da Çin’den sonra %5 pay ile ikinci sırada yer almaktadır.
Tutar bazında bakıldığında Türkiye, 2017 ve 2018 yıllarında doğrudan tarım ürünlerinde net ihracatçı iken 2022 yılına kadar dış ticaret dengesini koruyabilmiştir. 2022 yılına gelindiğinde ise doğrudan tarım ürünleri dış ticaretinde açık verildiği görülmektedir.
Türkiye'de Su ve Sürdürülebilir Tarım
Falkenmark göstergesi su stresini ölçmek için en yaygın kullanılan göstergelerden biridir. Su stresi kavramı, yıllık içme suyunun kişi başı 1.700 m3 ve altına düştüğü durumu tanımlamakta olup Türkiye kişi başına yılda 1.321 m3 kullanılabilir su miktarı ile su stresi yaşayan bir ülke olarak değerlendirilmektedir.
Ülkemizde tarımsal üretimdeki su gereksinimin giderek büyümesi, sanayideki asimetrik gelişmelerin devam etmesi, su kaynaklarının kirletilmesi ve nüfusun hızla artışı nedeniyle önümüzdeki 25 yıl içinde su kullanım miktarının 3 katına çıkacağı öngörülmektedir. Bu nedenle FAO verilerine göre Türkiye toplam su çekiminin %87,2’sini oluşturan tarım sektöründe su kaynakları doğru ve verimli kullanılmalıdır.
Tarımsal faaliyetler küresel sera gazı salımının %18’inden sorumlu olmakta ve su yoğunluğu oldukça yüksek olan gıda ve tarım sektörü toplam küresel su kullanımının %69’unu teşkil etmektedir.
Dünya genelinde yanlış tarım uygulamaları nedeniyle erozyonlar oluşmakta ve toprak alanı kaybedilmektedir.
İyi tarım uygulamaları insan sağlığına zararlı yöntemlerin kullanılmadığı, çevreyi kirletmeyen, üretimle ilgili insanların refahının olumsuz etkilenmediği ve bu işlemlerin denetlendiği tarımsal üretim şeklidir. Türkiye’de iyi tarım uygulamalarına Avrupalı büyük perakendecilerden gelen talep üzerine 2003 yılında GLOBALGAP sertifikalı tarımsal ürünler üretilmek amacıyla başlanmıştır. Organik tarım ise sentetik maddeler yerine organik maddelerin kullanıldığı, doğal kaynakların verimli kullanıldığı ve ekosistemin korunmasını hedefleyen bütüncül bir tarım yöntemidir. Türkiye’de iyi tarım uygulamalarının üretim miktarı açısından en fazla uygulandığı bölgeler sırasıyla, Akdeniz, İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleridir. İyi tarımın yapıldığı 63 il arasından en fazla yapıldığı iller Adana, Konya ve Şanlıurfa illeridir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde antep fıstığı, zeytin, kayısı; Ege Bölgesinde zeytin, üzüm; Akdeniz Bölgesi'nde turunçgiller, karpuz ve örtü altı sebzeler; Karadeniz Bölgesi'nde fındık ve çeltik üretimi, İç Anadolu Bölgesi'nde ise elma, kimyon, patates üretimi İyi Tarım Uygulamaları paralelinde yapılmaktadır. Organik tarım yapılan alanlar ve miktarının toplam içerisindeki payının oldukça düşük olduğu değerlendirilmektedir. Türkiye’de alan başına organik tarım üretiminin en fazla olduğu bölgeler Ege, Doğu Anadolu ve İç Anadolu bölgeleridir. Organik tarımın yapıldığı 76 il arasından en fazla yapıldığı iller Aydın, Manisa ve Kars illeridir. Türkiye genelinde üretilen organik tarım ürünleri incelendiğinde ilk sırada zeytin olmak üzere ardından buğday, üzüm, elma ve incir en çok üretilen organik ürünler olarak sıralanmaktadır. Kars ve Ağrı illerinde buğday, arpa ve yonca üretiminin ağırlıklı olduğu, hayvancılık faaliyetlerinin yoğun olduğu bölgede organik hayvan yemi üretimi yapıldığı görülmektedir.
Küresel Tarım ve Gübre
2000 - 2020 yılları arasında küresel gübre kullanımı nominal olarak %49, yıllık bileşik bazda %2 artarak 134,9 milyon tondan 200,6 milyon tona yükselmiştir. 2020 yılında kullanılan gübrenin %55’i Asya, %27’si Amerika, %12’si Avrupa, %4’ü Afrika ve geri kalan %2’si Okyanusya bölgesinde kullanılmıştır. 2020 yılında dünyada kullanılan toplam inorganik gübrenin; %56’sı nitrojen, %24’ü fosfor, %20’si potasyum içeriklidir. Kullanılan gübre çeşitleri bölgeden bölgeye değişmekte olup, nitrojen içerikli gübrelerin pazara hakim olduğu gözlemlenmektedir. Asya bölgesi ekili alan başına gübre kullanımında analiz yılları itibarıyla öne çıkmaktadır. Rusya Federasyonu, dünyadaki en büyük inorganik gübre (üretiminde kullanılan amonyağın neredeyse tamamına yakını doğalgazdan oluşmaktadır) üreticisi ve ihracatçısıdır. Bu nedenle, 2020 yılındaki COVID19 pandemisi ve 2022 yılındaki Rusya - Ukrayna geriliminin yol açtığı enerji ve lojistik kriziyle gübre fiyatları neredeyse 4 katına çıkmıştır. Fiyatlardaki bu artış nedeniyle ilerideki yıllarda gübre kullanımının azalması ve bu nedenden dolayı üretim miktarında düşüş beklenmektedir.
2000 yılında küresel kimyasal ilaç kullanımı 2 milyon ton iken, 2020 yılına kadar olan süreçte nominal olarak yaklaşık %30 ve yıllık bileşik bazda %1,3 artarak 2,6 milyon ton olarak gerçekleşmiştir. Küresel kimyasal ilaç kullanımında Amerika toplam tüketimin %51’ini, Asya %25’ini, Avrupa %18’ini, Afrika %4’ünü ve Okyanusya bölgesi %3’ünü oluşturmaktadır. ▪ Küresel ekili alan başına kullanılan kimyasal ilaç miktarı 2000 yılında 1,5 kg/ha’dır. 2010 yılına kadar %20 artış göstererek 1,8 kg/ha olmuştur ve sonraki yıllarda sabit seyretmiştir. 2000-2010 yılları arasında Afrika bölgesi hariç tüm bölgelerde ekili alan başına kimyasal ilaç kullanım oranı artış gösterdiği gözlemlenmektedir. 2020 yılı itibarıyla 1 hektar ekili alan başına 3,7 kg kimyasal ilaç kullanımıyla en yüksek orana Amerika bölgesi sahiptir. Amerika bölgesinin hem gübre kullanımında hem de kimyasal ilaç kullanımında dünya ortalamasının üstünde olduğu takip edilmektedir. Tarımsal üretimde verimi artırmak için kimyasal ilaç ve gübreleme kullanımının yoğun olduğu değerlendirilmektedir.
Küresel Tarım Genel Değerlendirme
Sonuçlar
Dünyada verimi artırmak için gübre ve tarımsal ilaç yaygın olarak uygulanmaktadır. Amerika bölgesi tarımsal ilaç kullanımında 1. sıradadır. Gübre kullanımında ise Hollanda’nın 1. sırada, Türkiye’nin ise 8. sırada yer aldığı bilinmektedir. Türkiye’deki toprak yapısı nedeniyle özellikle azotlu kimyasal gübrelerin kullanımının yoğun olduğu izlenmekte olup yıllar itibarıyla da tüketimde hızlı bir artış olduğu görülmektedir. Doğru sulama yöntemleri ile toprağın minerallerini koruma ve sonrasında toprak analizi ile efektif gübre kullanımının sağlanabileceği düşünülmektedir. Türkiye’deki iklim çeşitliliği paralelinde çok farklı zararlı ve hastalıkla mücadele edilmesi gereken tarım sektöründe organik tarım ve iyi tarım uygulamaları ile doğal yollardan zararlı mücadelesi teşvik edilerek kimyasal ilaç kullanımının azaltılması hedeflenmektedir. Tarım ürünleri fiyatları; iklim koşulları ve üretim miktarı yanı sıra lojistik maliyeti, gübre fiyatları ve doğalgaz fiyatlarındaki değişimlere duyarlılık göstermektedir. 2020 yılında COVID - 19 salgını ile başlayan tedarik zinciri sorunları, üretim maliyetlerinde artışa neden olmuş, Rusya-Ukrayna gerilimi ile gelen belirsizliklerden ve artan enerji maliyetlerinden ise gerek girdi fiyatları etkilemiş gerek ürün fiyatlarında ciddi artışlar yaşanmıştır. 2023 yılından itibaren emtia ve gübre fiyatlarındaki azalış beklentisi ile küreselde ürün fiyatlarında artış hızının yavaşlamasında etkili olması beklenmektedir. Türkiye’de girdi fiyatlarının ürün satış fiyatlarından daha fazla artması nedeniyle birim başı karlılık gerilemektedir. Türkiye’de 2022 yılında girdi fiyatlarında yaşanan sıçramanın etkisiyle üretici fiyat endekslerinde görülen hızlı yükselişin girdi fiyatlarına paralel olarak önümüzdeki iki yılda normalleşmesi beklenirken yurtiçi ürün fiyatlarındaki tırmanışın da hız kesmesi beklenmektedir. İthalatı önleyici önlemler kapsamında talebin yerli ürüne yönlendirilmesinin de fiyatlara etki edeceği öngörülmektedir.
Küresel tarımsal ürünler ihracatında ilk 10 ürün arasından soya fasulyesi, palmiye yağı, şeker kamışı gibi ürünlerin konsantre bir pazara sahip olduğu ve ihracatlarının büyük bir bölümünün Brezilya ve Endonezya’dan olduğu görülmektedir. Küresel tarımsal ürünler ithalatında ise 91,2 milyar ABD doları ile 1. sırada yer alan soya fasulyesinin toplam ithalatının %59’u Çin’e ait olup kalabalık nüfusun tüketimi için yoğun bir şekilde tarım ürünleri ithalatı yapılmaktadır. Özellikle sağlıklı atıştırmalıklara olan talebin yükselişte olması Türkiye’nin ihracatta lider olduğu Fındık, Üzüm, İncir, Kayısı gibi meyve ürünleri ve kurutulmuş ürünlere olan talebi büyütmektedir. Bu talep artışının fiyatların iyileşmesini destekleyeceği ve Türkiye’nin özellikle Avrupa ve Amerika pazarlarında ihracat hacmini büyüteceği öngörülmektedir. Türkiye doğrudan tarım ürünleri ithalatında tahıl ve yağlı tohum ürünlerinin payı %77 seviyelerinde olmakla beraber ithal edilen ülkeler bazında konsantrasyonun da yüksek olduğu görülmektedir. 2022 yılında tahıl fiyatlarındaki ani artış paralelinde Türkiye doğrudan tarım ürünlerinde net ithalatçı konumuna gelmiştir. Tahıl ürünleri ithalatlarında gümrük vergilerinin yükseltilmesi ve iç piyasa fiyatlarının yükseleceği beklentisi paralelinde üreticilerin tahıla yönelerek iç arzın yükseleceği ve bu paralelde ithalata olan talebi yavaşlatacağı öngörülmektedir.
İnceleme dönemleri itibarıyla tarım sektörü kredilerinin toplam kredi hacminden ortalama %4 pay aldığı izlenmekte olup sektörün kredi hacminden aldığı payın GSYH’dan aldığı payın (ort. %5,8) altında olduğu görülmektedir. ▪Toplam kredi hacminde kısa vadeli kredilerde ise bir yıllık artışı %113 olurken tarım sektöründe bu oranın %148 seviyelerine ulaştığı hesaplanmaktadır. Artan girdi fiyatları paralelinde işletme sermayesine ihtiyaç artan sektörde gelirin yılda bir defa hasat sonrasında elde edilmesinin etkisiyle kısa vadeli kredilerin ağırlık kazandığı görülmektedir. Devletin uyguladığı faiz destekleri paralelinde ise takipteki kredilerin oranı son üç yıldır azalmaktadır. 2022 yılı TARSİM özet sonuçları incelendiğinde, 2021 yılında Ege ve Akdeniz Bölgelerindeki büyük yangınlar ile gelişen hasar ve sigorta bilinci ile 2022 yılında rekor düzeyde işlem hacmine ulaşılmış olup 2023 yılında da artışın devam edeceği düşünülmektedir.
KAYNAKLAR
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Enflasyon Raporu: https://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/d2e5a80e-e1d4-44cb-9825-ab60782970b9/enf23_iii_tam.pdf?MOD=AJPERES&CACHEID=ROOTWORKSPACE-d2e5a80e-e1d4-44cb-9825-ab60782970b9-oC.uASN
Türkiye Bankalar Birliği Tarım Sektörü Raporu: https://www.tbb.org.tr/Content/Upload/Dokuman/8960/Tarim_Sektor_Raporu_130723.pdf
Türkiye İstatistik Kurumu Tarım Ürünleri Tüketici Fiyat Endeksi Raporu: https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Tarim-Urunleri-Uretici-Fiyat-Endeksi-Temmuz-2023-49740
Türkiye İstatistik Kurumu Tarım Ürünleri Tüketici Fiyat Endeksi Raporu: https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Tarimsal-Girdi-Fiyat-Endeksi-Haziran-2023-49557
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Gıda Mamülleri Yarıyıl Sektör Raporu: https://www.btso.org.tr/documents/sectoralreport/149.pdf
Comments